1 Mart 2008 Cumartesi

matrix

kendimin hayaleti olarak yaşadığım yıllar boyunca, neden cümle kuramadığımı düşündüm. hala kuramıyorum. kusuyorum şimdi cümleleri. miğde güzel olduktan sonra harika desenler çıkartabilirim. dünyaya değil, şuraya kendi halımın üzerine.

insanların ruhlarından geçen güzel şeyler, insanların ruhlarına -nasıl olup da- yerleşen çirkin şeyler, bu çirkin şeylerden bazılarının fena halde güzel şeylerle ana rahmindeki ikiz gibi sırtsırta durması, insanların gözlerinden geçen ruh haritaları, elerinden, dillerinden dökülen haliyle insanların yaşamaya tahammül ediş maceraları. ne kadar çok umursuyorum bunları. kendim kadar başkalarının içini merak eden bir başkasını daha görmedim. şimdi şunu da anladım ki üniversitede iletişim tercihi yaptıran da bu tecessüsmüş. mühendis olmak benim için keyifli bir oyun olurdu. ama benim en sevdiğim oyunum bu: ruh alemlerinin loş köşelerinde gezinmek.

ister yaparım analiz ister yapmam. sana ne? (herkese ayar veresim var bu sıralar :))

1 yorum:

vedide yalınayak dedi ki...

ahaha

sözünün üstüne söz söyleyemem bacım.