27 Ocak 2008 Pazar

kalbim

kalbimi hissediyorum. şurda atıyor. derin bir nefes aldığımda çektiğim hava gidip ona çarpıyor. birden heyecanlanıp "hii!" diyecek olsam onu yutacak gibi oluyorum. göğsüm titriyor atışından.

onu öyle çok seviyorum ki kalbim başka bir şeymiş gibi ayrılıyor benden. büyüyor. ben onu taşımıyorum da o beni sürüklüyor peşinden.

sevmek nasıl bir şey..

onu öyle çok seviyorum ki en azından beşeri aşktan bihaber olmayan biri olarak bu duygunun onun üstünde olduğunu korkmadan söyleyebilirim.

diyor ki, muhabbet yukarıdan aşağıyadır. bütün sevgiler böyledir. mertebesi yüksek olan sevmeden küçük olan sevemez.
bu bilgi öyle mutlu ediyor ki beni. sevgimi hissettikçe daha da çok sevildiğimi biliyorum hem de.

hem de o, beni hemen herkesten farklı olarak bütün kusurlarımı, noksanlarımı, süfli hallerimi bilerek seviyor. hal-hareketlerimi ölçüp tartmıyor. yaptıklarımla onu şaşırtamam. zaten biliyor bütün potansiyelimi. o, beni benden çok daha iyi tanıyor. o beni benden çok düşünüyor. o benim sahibim. onun olmak öyle bir şey ki, bir şey buyursa da yapsam diye gözünün içine bakmak... benden ötürü bir mutlulukla gözünün parladığını görmek, bu dünyada hiçbir şeyle değiştiremeyeceğim değerde, kıymetli.

anlatmakla bitiremiyorum. anlatmakla bitiremiyorum.

24 Ocak 2008 Perşembe

kierkegaard sevgilim

evlenirsen pişman olursun, evlenmezsen pişman olursun.
evlen ya da evlenme pişman olursun
ister evlen, ister evlenme pişman olursun

diyen merhum beyefendiyi saygı ile anıyorum. zaman onun haklılığının altını çizdi kırmızı kalemle.
herşeye rağmen regine'den şanslı sayıyorum kendimi. çünkü evlenmeme durumunda yaşanması muhtemel pişmanlık eminim ki şimdikinden daha acılı olurdu. ve de ben artık acıdan zevk almıyorum eskisi kadar. cumartesi günü osmana yeniden kavuşacağım inşallah. birlikte kahvaltımızı yaparken sofrada pişmanlıktan çok huzur olacak.

15 Ocak 2008 Salı

havale

-kocam dönünce kendimi ona yabancı hissetmekten korkuyorum doktor. yalnız dikkatinizi çekerim, onu kendime yabancı hissetmek demiyorum.
-endişeleriniz yersiz. kısa süre içinde alışırsınız. sonuçta beraber geçirdiğiniz yıllarınız var. eşiniz o sizin. biraz da saçmalıyorsunuz gibi geldi bana.
-ama daha önce oldu bu. amerikadan döndüğü zaman tanıyamamıştım onu. yani ruhsal olarak böyle bir soğukluk hissetmiştim kendisine. ikimiz de bunalıma girmiştik sonra da.
-ama o zaman kocanız değildi sanırım. bu sefer farklı olacaktır. paylaşım alanlarınız daha fazla. çocuklarınız var örneğin.
-hm epey mantıklı konuşuyorsunuz. cümlelerinizi ben yazdığım için kendimle gurur duydum.
-benim için ise talihsiz bir durum bu.
-bunu da ben yazdım.
-çok harika bir insansınız ayşe hanım.
-aferin.

14 Ocak 2008 Pazartesi

hoptrilaylaylom

upsy daisy here i come
i`m the only upsy one
i`m the only daisy too
ipsy upsy daisy doo...

Zehra`ya youtube`den izletirken ben ezberledim. bu şarkıyı söyleyip duruyorum birkaç gündür. çok mutluyuz çook zehrayla ben :)

9 Ocak 2008 Çarşamba

ha!? ne, geldik mi??!

iki tane hırka ördüm, bir atkı bir de şapka. kollarım ağrıyor geceleri. bir süre ara vermem lazım.
kar yağdı ama az.
osman geliyor bir hafta filan kaldı.
yalnız çocuğu vardır çocuğu olanın demek istiyorum bi de bu sıralar. sağda solda bunu söylemek geliyor içimden.
kaşlarımı boyattım.
bakalım kahramanımızı bir sonraki bölümde hangi maceralar bekliyor
not the end, not even close!