20 Aralık 2011 Salı

"rönesans platoncusu" kulağa biraz küfür gibi mi geliyor ne? "hadi ordan rönesans platoncusu seni" şeklinde cümle içinde kullanası geliyor insanın. yalnız mıyım?
of çok yalnızım allahım ya.

19 Aralık 2011 Pazartesi

aran kazak

irlandanın aran yöresinin halkı vaktinde balıkçılıkla geçinirlermiş. erkekler balığa çıkar, kadınlar kendi koyunlarından elcağızlarıyla eğirdikleri yünlerden kocalarına kazak örerlermiş. balığa çıkınca üşümesinler deyu. bunlar son derece karmaşık motifli, öyle benim diyenin kolay kolay öremeyeceği türden kazaklarmış. kazakta kullanılan her bir motifin bir anlamı, her klanın kendi kazak örneği varmış. ailenin kadınları nesilden nesile bu örneği aktarırmış. bizdeki kilim şeysine benziyor biraz. gerçi bizde kilim yok aslında. keşan var. o da hepsi bir. neyse işte anadoludaki kilim diyeyim.
işbu aran usulü kazaklar şimdilerde iyi para eden turistik objelere dönüşmüş haliyle. ama bende para verip alacak göz var mı? yok. göz varsa da para yok zaten. onunçün ben kafama koydum kendi aran kazağımı kendim öreceğim. hayır osmana örmeyeceğim. ne zaman balığa çıkar eve iki hamsi getirir o zaman düşünürüz.


çeviriyi yetiştirmem gerekiyor ya ondan oluyor hep bu öresim gelmeler filan.

bi baktım ki

google şımarığı olmuşum ben. bi şeyi arayıp da bulamayınca fena halde bozulup sinirleniyorum.

13 Aralık 2011 Salı

misafir ne anlatmaz

dün misafir olarak maliye müdürünü ağırlayınca halkımızın maliye konusunda ne denli zeki olduğunu öğrenme fırsatı bulduk. bu amcaların vanda hizmet ederken yaşadıkları bir olay hakikaten paylaşmaya değerdi. zira koptuk. efendim malınız mülkünüz eğer akrabanız yoksa siz diğer tarafa göçtüğünüzde otomatik olarak maliyeye kalıyormuş -Akraba edinin zira o mal mülk sonra maliye lojmanına dönüşüyor- vanda 9 numaralı dairede bir amca diğer aleme göçünce altı numaradaki aklı evvel zat, hem cesedi hem eşyaları kendi dairesine taşımış. kendi eşyalarını da dokuz numaraya çıkartmış. sonra eline almış alet çantasını kapıdaki dokuz numarayı altıya altı numarayı da dokuza çevirmiş. eh dokuz numara daha havadar daha geniş hem de daha yeni... müfettişler evi almaya gelince dumura uğramışlar. Adam ısrarla bu ev benim deyip duruyormuş. dokuz numaranın neden alt katta altı numaranın neden üst katta olduğunu sorunca da "keyfimizden size ne" diye yanıtlıyormuş. hasılı bu pek zeki beyefendiyi havadar daireden çıkartmak devletimizin dava üstüne dava açmasıyla tam üç sene sürmüş. duy da inanma

9 Aralık 2011 Cuma



bu halıyı almak için yapmadığım kalmadı. dedektif oldum. sinopta hiçbir halının royalle çalışmadığını öğrenince samsundan sipariş ettim. samsundaki amca bir ay oyalayınca, firmanın deposuna ulaştım. "hepsi yeni bitti" dediler. bitmiş bitmiş... ocaktan sonra yeniden deneyeceğiz şansımızı. ah halı bana neler ettin.

8 Aralık 2011 Perşembe

çile bülbülüm çile

uykum var. neşem yok. neşem olsa, uykum olmaz mıydı acaba?

şimdi bir sese, soluğa ihtiyacım var. hiç yok onlardan burada. olsaydı, ihtiyacım olmazdı.

"cehalet, mutluluktur." derler ya, bu kelime seçimleriyle tam katılmasam da, üzerine düşünmeden de duramıyorum. şu anda bildiklerimin bazılarını biliyor olmasaydım, daha mı mutlu olurdum acaba?

oysa, hapı yuttuk. kırmızı kırmızı.

bu aralar her şey, her şey gibi.

-----

sevgili sevgililer, bir diğer hiçbir şey anlatmadan her şeyi anlatma çabalaması yazımızın da sonuna gelmiş bulunuyoruz. esen kalın.