26 Nisan 2008 Cumartesi

men heç neye tokunmadım

hayatımın son zamanları perde dikmekle geçiyor. dikiyorum, dikiyorum, bitmiyor. hayatımın geri kalan kısmını perde dikerek geçireceğimden korkuyorum. kimse çekip çıkarmıyor beni bu döngüden.

her şey bir şekilde başladı işte. zaten hep öyle olur. her şey bir şekilde başlar. çorba içerken başlar mesela. "her şey çorba içerken başladı" deriz bu gibi durumlarda. trafik ışıkları kırmızıyı gösterdiğinde de başlayabilir. elindeki anahtarlık mazgala kaçınca da olabilir. ya da daha olağan bir şey olsun. her şey ben otururken başladı. evet aslında gerçekten de öyle oldu. her şey ben otururken başlamıştı.

bir söz verdim. verdiğim söz benden alınan şeyle birebir örtüşmüyorsa da bunu çok önemsemiyorum. nihayet olarak bir söz verdim ve başladım perde dikmeye. diktim, diktim, diktim. az diktim uz diktim. arada maillerimi kontrol etmedim. bloguma bir şey yazmadım. msn'de laflamadım. sokaklarda amaçsızca dolaşmadım. hatta osmanlıca kursuma bile gitmedim. dikiş diktim. bir defa annemle annemin eski bir ahbabını ziyarete gittim sadece samatya'ya. zihnimde çabucak önem sırasına dizdim elemanlarımı. en öne bu hasta ziyareti geçti. ben de evi darmadağınık dikiş pisliğiyle bırakıp gittim. annem arkadaşıyla konuştu, helalleşti. falan da filan. sona geri döndük. ziyaret ettiğimiz hasta teyze biz yanından ayrıldıktan yarım saat sonra bilincini yitirmiş. dün de vefat etmiş.evet içimde iyi ki! iyi ki! iyi ki! deyip duran bir şey var. dışımda da annem var iyi ki! diyen. "iyi ki beni götürmüşsün kızım allah razı olsun" falan diyor. tekrarlyor bu iyi ki! diye başlayan cümlelerini.

neyse efendim, sonuç olarak perdeler dikilip bitmedi. ama ben bittim.

yarın taze bir nefes alıp taze bir güne başlamayı planlıyorum. bunu ilk defa planlıyorum sanırım. genelde sabahleyin uyanıp uyanmayacağım hakkında pek bir fikrim olmaz. ama yine de sabahleyin bu dünyaya yeniden gözlerimi açtığımda çoğunlukla şaşırırım. bu dünyada hala daha bana ihtiyaç bulunması ilginç geliyor bana. benim etkime. dur bi dakika. ben değişip dururken, etkim de değişiyor. evet ilginç işte bu. ama belki de değişmiyordur. bu da ilginç.

seni özledim bir de. öyleyken böyle.

19 Nisan 2008 Cumartesi

bat dünya bat

maymuncukla, hatta maymuncuksuz kilit nasıl açılır bunu öğrendim teorik olarak. iki saatten uzun süren araştırmalarım sonucunda artık biliyorum mekanizmanın nasıl işlediğini. dört tane düğme var kilidin içinde her birinin belli oranda içeriye girmesi ve bu sırada başka bir aletle karşı kuvvet uygulamak gerekiyor. o kadar basit yani. malesef elimde gerekli techizat olmadığı, evde de benzer bir şeyler imal etmeyi bir türlü beceremediğim için (çorba çırpıcısının teli, eski bir el radyosunun anteni, bir kalemin metal cep askılığı gibi nesneler işe yaramadı!) kilitli kalan gerizekalı amerikan panel kapımızı açamadım. çilingirin yapacaği işin ne kadar basit olduğunu şimdi çok iyi bildiğim için de vereceğim 20 ytl içime daha çok oturacak. ilk iş bir maymuncuk edinmeye karar verdim. hiç hoşlanmıyorum başkalarından hizmet almak zorunda olmaktan.

16 Nisan 2008 Çarşamba

ışıkla yazmak


güneş batarken mutfağın tülüne pencere kenarındaki iki çiçeğin gölgesi düşüyor. güzelliği ancak fotoğraf ile tasvir edebildim. ama kelimelerle yapmayı istedim aslında. şimdilik eski dilimi kullanayım..

15 Nisan 2008 Salı

tam bir şey diyecek gibi oluyorum. sonra kelimelerin çıkası gelmiyor ağzımdan. ellerimin yazası kaçıyor. ben de susuyorum. spider soliter oynuyorum.

14 Nisan 2008 Pazartesi

ikiyüz

Ortada bir acı varsa, acının asıl sahibi olmak en kolayı. Mesela çok sevdiği bir insandan ölümle ayrılan birisi olmak, taziyeye gelen birisi olmaktan daha kolay geliyor bana. Belki de acıyı çekene yanında sabrı da verildiği için. Diğerleri için ise, empatinin dozu yükseldikçe durum daha da güçleşiyor. Bir de ne desem, nasıl yaklaşsam daha münasip olur diye düşünüp durdukça samimiyeti kaybetme riski de büyüyor. Sonra da acaba samimiyetsiz olduğum belli olur da ayıp ederim filan şeklinde gelişiyor kaygılar.
Arayamıyorum ben hastalık geçiren yakınlarımı bu yüzden. Biraz da utanma var işin içinde. Çünkü sahiden kimse anlayamaz hiçbir durumun vehametini içinde olmadan. Anlayamıyorsam edepsizlik olur gibi geliyor.
Gene de benim acılarımda yanımda olsun istiyorum insanlar. Demek ki bir noktada gerçekçi değil endişelerim. İşte gene bir dehlizde kendimle başbaşa kalıyorum böylece..

10 Nisan 2008 Perşembe

başka adam

hayatı ciddi şekilde zedelenmiş ve belini doğrultmayı bir türlü beceremeyen bir adam olsun. bu adam nihayet bütün sıkıntılarının, başka acıları fışkırtan acılarının müsebbibinin hayatındaki bir başka adam olduğunun farkına varsın. sonra o başka adama bildirilsin bu. başka adam da kabul etsin suçunu. ama geri dönüşü olmasın yaptıklarının. başka adam, ilk adamı aslında çok da seviyor olsun. ne çeker bu başka adam? affedilemez. af durumu düzeltemez.
durumun berbatlığı gelip gelip vurur başka adamın yüzüne.

utanmaz, kötü başka adam seni! adam bile değilsin.

-çok utanıyorum bilakis :(

9 Nisan 2008 Çarşamba

üşenmedi, yazdı

annemle yaptığım (monolog tadında) msn diyalogunu kaybolup gitmesine kıyamadığım için buraya kopyalayıp yapıştırıverdim, işte:


Nurnihal says:
aysel tezenin ustunde hasta bir hanim vardi
ben says:
?
Nurnihal says:
vefat etti
Nurnihal says:
kemik kanseriymis
Nurnihal says:
cok acisi varmis kurtuldu
ben says:
allah rahmet eylesin,
Nurnihal says:
ben de simdi aysel tezenden geldim
Nurnihal says:
tavuklu pilav bir de helva yaptik
ben says:
hmm tavuklu pilav
Nurnihal says:
yardima gittim
Nurnihal says:
ovlen namazinda kaldirdilar az oncede donduler tazen le enistten de yemekleri alip yukari ciktilar ben de az once geldim
ben says:
ben de çamaşır asacam

Nurnihal says:
namaz kildim
Nurnihal says:
ovleni
Nurnihal says:
ben de camasir asayim
ben says:
şimdi uyanırlar

Nurnihal says:
bugun sabahtan beri kostururyorum
Nurnihal says:
biraz dinlensem iyi olacak
ben says:
iyi hadi sen dinlenmene bak
Nurnihal says:
sabah bababn benimle gel bankadan para alalim dedi
Nurnihal says:
kiradan oteki evin vergisini odeyecekti
Nurnihal says:
asagi imindik jeton dustu
Nurnihal says:
ben dedim para karti sana vereyim sen cek
Nurnihal says:
senin yaninda nakit varsa bana ver
Nurnihal says:
varmis
Nurnihal says:
verdi ben de karti verdim
Nurnihal says:
alisveris yapmam lazimdi birdaha yukari cikmadim
Nurnihal says:
ayten tezede camdan bakiyordu
Nurnihal says:
cenaze arabasi gecti
Nurnihal says:
anladik komsu oldu
Nurnihal says:
ayten tezeyle alisverise gittik
Nurnihal says:
once benzinciye gittik
Nurnihal says:
tutturdu yine ben koyacam benzini
Nurnihal says:
cok irar etti allaha saldi
Nurnihal says:
birdaha binmem aararbana dedi
Nurnihal says:
ben de son olsun birdaha allaha salma dedim
Nurnihal says:
50 l aldi
Nurnihal says:
ordan simens servise gittim
Nurnihal says:
cam ocagin dugmesini siparis ettim
Nurnihal says:
40 ytl
Nurnihal says:
ordan bosa gittim
Nurnihal says:
ocak aldim ya cok iyi de su bile iz yapiyor
Nurnihal says:
leke oluyor
Nurnihal says:
lekede cikmiyor
Nurnihal says:
bulsik detejani cilarmadi
Nurnihal says:
domestos cikarmadi
Nurnihal says:
sikoc birayt la ovdum cizildi
Nurnihal says:
cok canim sikildi
Nurnihal says:
gidip ne yapacam dedim
Nurnihal says:
ilaci varmis servisete
Nurnihal says:
parlatiyormus
Nurnihal says:
bilseydim almazdim
ben says:
geri ver canım
ben says:
mecbur değilsin
Nurnihal says:
bir de yanarken ses yapiyor
Nurnihal says:
alirlarmi
ben says:
almak zrounda değil mi?
Nurnihal says:
begenmediysen getir demedi
ben says:
tüketici hakkı
ben says:
türkiyede pek olmuyor o işler gerçi
Nurnihal says:
sozlesmede alinmaz diyor
Nurnihal says:
satilan mal alinmaz diyor
Nurnihal says:
hasar satilmaz
Nurnihal says:
ordan da bir milyoncuya gittik
Nurnihal says:
kivir zivir birseyler aldik
Nurnihal says:
dia ya da ugradik
Nurnihal says:
orayada bim gibi bazi seyler geliyor
Nurnihal says:
dag icin kagit havlu asacagi bornaz asacagi tuvalet kagidi asacagi aldim
Nurnihal says:
yine oralarda bir karadeniz kahvaltilik satan biryer var ayten teze cok guzel oluyor dedi kahvaltilik dedi
Nurnihal says:
buyuk koyluy lermis
Nurnihal says:
rize helvasi vardi
Nurnihal says:
bazi peynir cesitleri falan aldim
Nurnihal says:
ordan geldik kilere
Nurnihal says:
bugun sebze gunuydu
Nurnihal says:
sebze meyva aldim
Nurnihal says:
yatal odamdaki sandalyeyi vermistim tamirciye ona ugradim yapmamis
Nurnihal says:
yarin yaparim dedi
Nurnihal says:
bir hafta oldu neyse
Nurnihal says:
ben ermara ugradin darilmasin diye
Nurnihal says:
ayten teze debime gitti
Nurnihal says:
sevimin evinin altinda bim acildi
Nurnihal says:
mahalleli cok sevindi
Nurnihal says:
adim basi bim oldu
Nurnihal says:
ancak yeter
Nurnihal says:
eve geldim sekerim dustu heryerim titriyordu
Nurnihal says:
bir de baktim baban da geldi
Nurnihal says:
evde yemek yok yemek yemeye gelmis
ben says:
hehe
ben says:
ne çok yazmışsın

Nurnihal says:
aten teze de anahtarini bulamadi arabayami dustu dedi
ben says:
ben de bu arada bilimsel bir teste katıldım online olarak
Nurnihal says:
o yorgunlukla birde asagi indim arabayi aradik yok
Nurnihal says:
dedi bime girerken elimdeydi bimde dusurdum her halde
Nurnihal says:
cantalara baktim yo dedi
Nurnihal says:
babana seci ben de bime gotureyim dedim orada birdaha balti binden aldigi seylerin arasindan cikmis
Nurnihal says:
ordan kurtuldum eve geldim indimciktim yuktasidin nerdeyse bayikacam
Nurnihal says:
baban da acele ediyor
Nurnihal says:
isi var gidecek
Nurnihal says:
ayseltezen de bir taraftan cagiriyor
Nurnihal says:
babana hemen yumurta kirdim
Nurnihal says:
helva penir salata yedik
Nurnihal says:
ikili ekmegi nerdeyse ikimiz yedik
Nurnihal says:
ben hemen kostum aysel teyzene
Nurnihal says:
ordan isim biter bitmez eve kostum namaz gecmesin diye
Nurnihal says:
simdi de yemek yapacam
Nurnihal says:
nohut pilav cilek kompostosu
ben says:
ben de buğdaylı yoğurt çorbası ile karnıbahar yemeği yaptım

Nurnihal says:
yazapken dinlendim simdi ikindiyi kilip islere bsliyayim


işte Nurnihal hanımın bir günü de böyle geçmiş :)

nihavend

http://www.youtube.com/watch?v=OZzrdtwJ5Xk&feature=related

8 Nisan 2008 Salı

tam sapık

sinestezi: bir algısal üstünlük hali. bebekken hepimizde olan ama sadece çok az insanda ilerleyen yaşlarda muhafaza edilebilen bir durum. sesleri kokuları renkleri birbirleriyle alakalı olarak algılamakmış. mesela bazı kelimeleri renk olarak algılıyormuş bunlar. bir şiir dinlerken rengarenk bir gökkuşağı canlanıyormuş gözlerinde. ya da bir koku duyduklarında bir imge ile bağlantı kuruyormuş beyinleri. ama herkeste olduğu gibi değil. öyle capcanlı, gerçek bir bağlantı. çoğu sanatçı oluyormuş sinesteziklerin. bir tanesi de dünyanın en iyi yazarlarından biri olmuş: Nabokov'um sevgilim :)
bir de lepidopteristmiş. kelebekbilimci yani. hem de özel bir mavi kelebek türünü (Lycaeides melissa) o keşfetmiş. benekli benekli kanatları var. Pnin'de kendisine gönderme yapmış kelebekleri izleyen iki rus bilimadamı arasında geçen konuşma ile "dostumuz vladimir viladimiroviç'in burada olup bu kelebekleri görememesi ne yazık" filan diye.
işte böyle fanatik gibi, adeta sapıkça seviyorum. sonra unutuyorum gidiyor. ne biçim bi insanım. ama nabokov ne güzel bir adammış:) (gene-utanmadan!)

3 Nisan 2008 Perşembe

yaşatılmak

oğlum, çocuk olmak için yaşatılmamış. öyle dedi. o, şu anda bile ne için yaşatıldığını biliyor. (yaşatılmak tabiri kendisine ait)
ben de düşünüyorum ne için yaşatıldığımı o günden beri. daha bir derin.

2 Nisan 2008 Çarşamba

yoldan geçen

Zırhımı büründüm. Kulaklarımı avuçlarımla tıkayıp başımı eğdim. Romanlar okuyorum. Dünyadan habersizim. Kurgu dünyaların mutluluğuna, mutsuz da olsa nasılsa gerçekdışılığına sığınıyorum.
Olup bitenin dışında değilim. Fakat olup biten benim tamamen dışımda. Gardım sağlam. Sanki gerçek dünya, içinde benim de yer aldığım (mesela yoldan geçerken çekmişler beni) berbat bir filmmiş gibi geliyor bana.

Aslında ben fantastik filmleri seviyorum. İçinde gemilerin uçuştuğu, ahtopotların konuştuğu, gökten harflerin filan yağdığı film tekliflerine açığım :)

Nabokov gelse de dans etsek..

1 Nisan 2008 Salı

sarı şakayık beyaz şakayık