27 Ağustos 2008 Çarşamba

18 Ağustos 2008 Pazartesi

başım eğik dilim kapalı gözler

...........
Korku gerek reca gerek
Yanlış anlaşılmış olabilir
Sesini duyuyorum kendimin/kelimeler kendinden emin değil

Yanlış anlaşılmış da olabilir
Aklım başımda mı! Değil

Ve sesimi duyuyorum
Kaburgalarımın gelip artık kavuşamadıkları iniltiden
-Kulun korktuk şerrinden
Ağzımız yerlerde kaldı gerçek dilimizden akmadı
Kuldan korkarken gel zaman git zaman
Bir hayat ki haşa korkmadan yaradandan
Ama elbet ruhumun vazgeçilmez akışı baş çarptığım kayalıklar

Irmaklarımın altından akan ırmak
Sandal sefalarım Marmara toprakları
Ama söyle olmuşsa yüzüme karşı söyle neyi inkar ettim

Dilediğim en güzel hayat
Çöplerin içinde rüya aradım
Düştümse eğer sana bakarken düştüm

Sen dinç zaman
İşte kuluçkan
Bereketle taşan yağ küpleri gibi
Parmaklardan akan çeşmeler gibi

İşte sinem kalabalık ve kendine zinde
Kullardan pervasız nesillerden biri

Aha Şeyhefendim Aha yüreğim
Göz kapanır akıl susar susar akıl
İstersen haydi haydi haydi
Yeryüzünün bütün gümbürtülerini çağır

Çehrenden o azgın maskeyi dök
O evleri kedere boğ
Nasıl olsa her kucaklandığın dalgada
Bir gemi kadavrası gibi ikiyüz yıl parçalandın

Mahşerinde uyanacaksın
Ağzının

Korkuyorum o nedenle
Başım eğik
Dilim kapalı

A. Cahit. Zarifoğlu
uyku uykunun mayasıdır. uykusuzluk da uykusuzluğun mayasıdır. migren ise uykusuzluğun cabasıdır.

16 Ağustos 2008 Cumartesi

tabirim: aciz

bu gece rüyamda doktor who'yu gördüm. buyur buradan yak. neyse ki kota doldu da yeni bölüm indiremiyorum :)

15 Ağustos 2008 Cuma

kandil tesellisi

Efendimiz aleyhissalat-ü vesselam buyurmuşlar ki:
«Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünü de oruç tutunuz. Çünkü, Allah Teâlâ, o gece güneş doğuncaya kadar, dünyaya rahmetle tecelli ederek şöyle buyurur:

- Yok mudur bağışlanmak isteyen, bağışlayayım?

- Yok mudur rızık isteyen,rızıklandırayım?

- Yok mudur dert ve musibete yakalanan, şifa vereyim?

- Daha ne gibi dilekleri olan varsa istesinler vereyim.»

"Andolsun kuşluk vaktine ve sükûna erdiğinde geceye ki, Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı"
...
"O, seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi?"

(Duhâ suresinin 1-2-3., 6-7-8. ayetleridir)

13 Ağustos 2008 Çarşamba

doktor kim

doctor who (doktor kim) dünya gezegenini muhatap olduğu tehlikelere karşı koruyan süper bir fantastik karakterdir. telefon kulübesi görünümündeki laboratuvarı ve uzay gemisiyle zaman ve mekanda seyahat eder. son derece karizmatik filan olmak yerine -sair süper kahramanın aksine- epey gülünç bir adam oluşuyla gönüllerde yer etmiştir.
bbc tarafından 1960'lardan başlayıp 80'lerin sonuna kadar dizisi çekilmiş. benim çocukluğumun ilkokul yıllarına denk gelen dönemde trt televizyonunda bazı bölümleri yayınlanmıştı. dizi daha sonra seri kitap halinde de yayınlanmış, türkçeye remzi kitabevi tarafından çevirtilip tanesi 10 liradan 1975 yılında piyasaya sürülmüş, babam tarafından satın alınıp evimizin kitaplığındaki yerini -elbette okunduktan sonra- almıştı. istanbul'a bu gidişimizde gözüme kapakları iyice yıpranmış ve sayfaları sararmış vaziyette olan doktor kim serisinin üç kitabı ilişti (doktor kim ve dalek baskını, doktor kim ve otonlar, doktor kim ve korkunç kar adamları). gözün iliştiğini gönül istedi, dil söyledi, baba razı edildi ve kitaplar valize alındı efendim. eve dönünce ekşi sözlüğü bir yoklayayım doktor who cephesinde neler oluyor acaba dedim. meğer bbc 2005'te diziyi yeniden çekmeye başlamış. dört sezonu devirmişler. tabi hemen rapidshare search'ü marifetiyle indirdim üzerinize afiyet. ilk bölümü az önce zevkle seyrettim. plastik vitrin mankenleri canlanıyordu. ikinci de inmek üzere. aha şimdi indi. trink. buradan bütün tv yapımcılarına sesleniyorum. fantastik diziler yapsınlar, ben izlerim. aradaki reklamları bile seyrederim gerekirse. söz.

12 Ağustos 2008 Salı

küçük bir şey

küçük bir şey yaparsın, iki bardak süt, biraz kakao, biraz bisküvi ile bir pasta mesela, büyük bir şey olur bu.
küçük bir şey yaparsın, yolunun üstündeki dükkandan bir bone alır, götürür o daha yeni başını örtmeyi öğrenen kıza verirsin, çok sevinir, büyük bir şey olur.
küçük bir şey yaparsın, karşından gelen teyzeye gülümseyerek selam verirsin mesela, ne olur, büyür o evet.

küçücük bir ses çıkarır gibi bir kuyunun başında, büyür, katlanır, tekrarlanır.

küçük bir şey yapmayı küçümsersen, küçük kalırsın.