22 Şubat 2012 Çarşamba

aşk ve ceza

bir şey var, sen unuttun. biliyorsun unuttun. hatırlamıyorsun ama unuttuğun hep içinde. onunla yeniden kaşılaşacaksın. o gözlerle sen başkasına mı baktın? dediğinde kör olsaydım da bakmasaydım demeyecek misin?

başkasına baktın.

kör ol sen.

20 Şubat 2012 Pazartesi


Bir Zamanlar Anadolu'da filmini de geçenlerde izledim. Nasıldı? abi o neydi ya... vır vır vır... erkekler o kadar dedikodu yapar mı?

Sahtekar



İnternetten seçtiğiniz kimi filmler on ikiden olunca ne de iyi oluyor. tavsiye ederim. tavsiyemi tutmanızı da tavsiye ederim.

ömür

çok vakitte az işler. o da yarım yamalak.

17 Şubat 2012 Cuma

yıldız

bazı insanlarla yıldızım barışmıyor, bazılarıyla yıldızım barışık. bir tanesiyle ise yıldızlarımız fena halde yapışık.
şu anda vedide buralarda bi yerde, biliyorum :)

16 Şubat 2012 Perşembe

şunu yazmak için dayanılmaz bir istek:

gulyabani diye bir şey yoktur. ama olabilir de.
dün bacağımdan vurdum kendimi
“raf ömrünüz zaten bitmişti” dedi markette çalışan oğlan
ikimizin fotoğraflarını verdiler serumla bana
kanımda yüksek dozda “göğe bakmak istiyorum” buldular

annem küveti ay ışığıyla doldurup yıkamıştı beni
babam ölüydü dört yıldır
hasta ziyaretine bir Fatiha’nın içine saklanıp geldi
doktorlar ise her sabah akbabaları camdan dışarı attılar

dilenciyle dua eden aynı şekilde açıyor ellerini sevgilim
“dümdüz olmayı dileyen bir dağ” hastalığı varmış bende meğer

14 Şubat 2012 Salı

kaydı yayınla

bazen şehir sessizleşiyor, bazen bütün tanıdıklarım televizyonlarda, bazen uyanıkken görüyorum rüyalarımı, bir bardak ıhlamur beni iciyor sonra.

zaif ü nizar

kontrolsüz bir şekilde hızla kilo kaybediyorum. iştahımı kaybettim, bulan getirsin. geceleri yatmadan önce yediğim beyaz peynirli sandviçin ve leyla ile mecnun seyrederken götürdüğüm bir tencere patlamış mısırın ise miğdemi altüst etmekten başka bir faydası olmuyor.
zaten boyum kısa, çocuk gibi bişey oldum :(

10 Şubat 2012 Cuma

kız isimleri...

kızıma hamileyken evin beyi ne isim düşündüğümü sordu ( niyeyse tüm isimleri eninde sonunda o veriyor)Ihlamur demiştim. Adı ıhlamur olan bir kızın saadeti hiç bitmezmiş gibi geldi. sadece kendi saadeti mi, eşinin çocuklarının selam verdiklerinin... Ankarada katıldığım bir konferansta da Berrak isminde bir kızla tanışmıştım. Adının yüzünden peşine düştüm. insanı on ikiden vuran bir kız çıktı. tam isabet. Bana Berrak isminin kendisine, dinen güvendikleri bir büyüğün koyduğunu söylemişti. Rabbimin gizli esmalarından biriymiş. Adımın Berrak olmasını çok istemiştim o an. Aslında Ayşe ismine fena yanığımdır. Lakin Berrak'ın hayalime çizdiği "hal"i görseniz siz de Berrak olmak isterdiniz. Kamuran ismini de severim. abim evleneceği kızı bizimle tanıştırdığında yengeciğim bu isimle benden tam puan almıştı. Kamuran Zeynep'tir adı. Romanın içinden düşmüş gibi. çocuk hikayeleri yazıyorum bu aralar. bu nedenle bol bol isim kullanıyorum. sevdiğim isimleri, sesleri dolduruyorum sayfalara... Kısacık derinliği olmayan karton hikayeler çoğu. dört yedi yaş arası çocuklara iç konuşmalar, gel gitler yazılamayacağından hepsi sığ. fakat isimler renkli. Erkek isimlerinde çok güzel Mustafa, İsmail, İhsan, Ahmet, Latif, yusuf... o

9 Şubat 2012 Perşembe

doktor civanım

bu beşinci doktor tom baker. acizane fikrimce doktor who'ya tadını tuzunu, balını katan adamdır. (bkz: the pirate planet -douglas adams). atkısına hasta olduğumdur. ve de örerim ki ben bunu.
iticiler iticisi 11. doktorun tez zamanda rejenere olması temennilerimle yazımı noktalarken, gelenlerin gidenleri aratmayacağı bir dünya diliyorum.

the story of how i enjoyed the silence ones

bi keresinde dağda yürüyordum. nereden baksan en az üç diz boyu kar vardı. epeyce yürüdükten sonra yorgun düşüp durdum. işte hayatımın o anında, daha önce hayatımın hiç bir anında sessizliği duymamış olduğumu farkedip hayrete düştüm. meğer sessizlik duyulan bir şeymiş. inanmazsan bu günlerde o dağa çık, dinle. sonra uzaktan bir karga sesi geldi. ben de yoluma devam ettim.

8 Şubat 2012 Çarşamba

bir star wars severin itirafları-1

siyah, uzun montumun kapüşonunu ne zaman başıma geçirsem "come to the dark side" diyesim geliyor.

7 Şubat 2012 Salı

charles dickens ne ara iki yüz yıl oldu be...sanki dün doğmuş gibisin. ben de iki şehrin hikayesini altını çize çize bu öğleden sonra okumuş gibiyim. ey gidi yalan dünya