18 Ekim 2010 Pazartesi

sevinç göstergesi

bir hafta kadar önce, üsküdar'ın antikacılarının olduğu mecrada üsküdar'da bildiğim en kapsamlı sahaf dükkanının önünde acelem de olduğu halde 87 yaşındaki bir amcayla uzun bir sohbet yapmıştım.

sahafın tezgahına bakarken bir hikaye kitabı buldum. kerr u ferli yazarlarımızın çocuklar için yazdığı hikayeleri içeren bir derleme. iş bankası yayınlarından çıkmış ama aslında bu ayrıntılara gerek yok, biliyorum. gevezeliğim üstümde. işte amca ile coğrafyalardan, romanlardan, kitaplardan, insanlardan, yaştan, yaşamın özünden, ve saireden bahsederken elimde bu kitap vardı. onu alacaktım almasına da bir kitap 3 iki kitap 5 liraydı. almayı isteyeceğim ikinci bir kitap aradım çarçabuk gözlerimle, amca ile vedalaştıktan sonra. işte bu kitabı buldum.
yeni aldığım her şey gibi ona da bir süre tanıdım evin atmosferine alışması için. ben de o yeni şeyin varlığını kabullendim içimde. yani ki bir hafta kadar kitaplıkta, kitapların üstünde eğreti bir yerde bekledi.

geçen gün bir mahzuniyet vardı üstümde. sebebini üç aşağı beş yukarı biliyordum ya yapacak bir şeyim yoktu. herhangi birine söylesem, sanırım onun da yapacağı bir şey olmazdı. "dünyada katillerin var olması" gibi bir meseleydi hemen hemen. değil tabii, ama onun gibi üzülünen ama değiştirilemeyen bir şey.

oturmuş kuzu kuzu acımı çekerken, kitaplıktaki kitaplara ilişti gözüm. gidip aslında aldığım günden beri içindekileri merak ettiğim karikatür albümünü aldım, karıştırmaya başladım. öyle eğlenceli esprilerle karşılaştım ki finalden bir durak önce şöyle diyordum kendime 'iyi ki son anda bu kitabı almışsın. ne iyi oldu, tam da şimdi.'

o ruh halimi silip oturduğum yerden kahkahalar attıran bir kitapla nasıl da neşelendiğimi gören oğlum yanıma gelip salça olmaya başladı. 'onu da bana mı aldın? benim kitabımı mı okuyorsun?' hayır, dedim. 'o benim. ama istersen okuyabilirsin.' o, okuyacağını söylerken ben de kitabı karıştırmaya devam ediyordum.

evet, hep öyle yapıyorum, sondan başa doğru tarıyorum kitapları.
işte o son noktada, yani kitabın ilk sayfasında, yüzüm gülse de içimde kalan eziklikle yaşamaya devam ederken şununla karşılaştım:
içimdeki hüzün kazınarak çıkarıldı bir anda ve hiç acımadı :)

5 yorum:

gazoz kapağı dedi ki...

kuzum fatmayı okudum zira gerisini okuyamadım. hüznün herhangi birine imzalanmış bir kitabı almak mı? yoksa ismin özel bir anlamı mı var? İsmet Özel kendine gelen ve fasaryadan kitapların ilk sayfasını yırtardı hep. bunu çok garip bulurdum. tabii bit pazarında önemli bir edebiyatçımızın başka önemli bir edebiyatçımıza imzaladığı satın alana dek. görünce çok şaşırmıştım. ikisi de hayattta gıcıklık yapsam mı diye de düşünmüştüm:)

vedide yalınayak dedi ki...

fatma'ya yazıyor. gerisi imza.

neyi anlamadığını anlamadığım için bişey anlatamıyorum :)

gazoz kapağı dedi ki...

valla amma karışık yazmışım ben bile anlamadım. demek ki latif beni çekelerken yazı yazmamalıyım

jora silverstone dedi ki...

vay be.. hatta vay anasini demek istiyorum :) su ise bak arkadas :)) Allah allaah..
guzel olmus vesselam.

vedide yalınayak dedi ki...

çok iyi oldu çok da güzel oldu :)