2 Mart 2009 Pazartesi

kendi suçum

fena halde iştahım açıldı. ne bulursam yiyorum. fizik tedavici kıza sordum, "tedaviyle ilgisi yok; o sizin kendi suçunuz" dedi. eh uzman kişinin sözünün üstüne söz söylenmez :)

fizik tedavimle meşgul olan kıza yedi defa araba çarpmış sokakta oynarken çocukluğunda. birinde de üzerinden kamyon geçmiş. şimdi sapasağlam. hem de oldukça sevimli bir insan.

osman her gün öğlen iş yerinden çıkıp kliniğe kendi tedavisi için gidiyor. akşam eve girer girmez üzerini değiştirip yemek filan yemeden bu sefer beni götürüyor aynı kliniğe. ben tedavideyken de bekleme salonunda çocuklarla ilgileniyor. çok müşfik bir koca olduğu için teşekkür ederim ona ben. ama artık oflayıp puflamaya başladı. geçen hafta da ihsan 6. hastalık atlattı. sonra zehra grip oldu.

ıslak kek'in (nam-ı diğer brownie) içine bitter çikolata katınca fevkalade bir lezzet yakaladım. margarin sıcakken içerisine atıyoruz, eridikten sonra keke katıyoruz. şu anda da arpa şehriyelerin, içerisine bir parça domates salçası karıştırılmış tavuk suyu ve tavuk parçaları ile pilava dönüştürülmesi üzerinde çalışıyorum. pirinçsiz.

kadın olmanın çok zor olduğu vaziyetler: dün akşam, televizyonda görmeyeli neler oluyor acaba diyerek kumandayı elime alıp uzandım. zehrayla ihsan tepeme çıkana kadar geçen iki dakikalık zaman zarfında ajda pekkan'ın kadınların kariyer yapmaları gereği üzerine konuşmasına şahit oldum. para kazanamazsa kadının söz hakkının olmayacağı, hiçbir değerinin olmayacağı gibi şeyler çıkıyordu ağzından. diğer kadınlar da onayladılar.

Hiç yorum yok: