19 Şubat 2011 Cumartesi

iptila

çay severim. çayın kuru halde, yaş halde, demlenmiş halde kokusunu severim. şekeri karıştırılırken çıkan şıkır şıkır sesini severim. ocakta, sobada, piknik tüpünde tıngırdamasını severim. çay sohbetini severim. aç karnına çok içince miğdeyi kasmasını severim. sigarayla çok severim. tatlıyla severim, tuzluyla severim. gece, gündüz öğlen ikindi, saat üçe beşe bakmam severim. iftardan sonra bayılırım çaya. sahurun son saniyesini çayımın son yudumuna denk getiririm. oruçluyken acıkmam ama canım çay ister. çay verseler bir hafta filan yemeksiz durabilirim. çok açık ve çok koyu tercih etmem ama paşa çayına bile muhabbette kusur işlemem.
çay içeni severim. çay seveni severim. çay sevmeyenden haz etmem. çay sevmeyenden adam olmaz diye düşünürüm. en iyi adamlar çay sevenlerdir. istisnasını tanımam. çayı kahveye tercih ettikleri için ingilizleri amerikalılardan daha çok severim.
çay insanı mutlu eder, diriltir, zihin açar, ortamı güzelleştirir. ama bunları yapmasaydı da gözümde gönlümde yeri değişmezdi. canım çay. ne kadar acelem olursa olsun işime gücüme ara verip çay içmekte mahsur görmem. onu da yavaş yavaş, ama soğutmadan haysiyetiyle içerim. ocakta sıcak çay varsa bir bardak yanıma alıp evden öyle çıktığım zamanlar çoktur. içe içe giderim. çayın içinde bulunan l theanine maddesinin pozitif ruh halini destekleyen, stres gideren etkisi olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığını öğrenince, benim ondan şüphem yoktu zaten diye düşünürüm. ama biraz da sevinirim, çayın insanlığın gözünde kıymeti artar böylece diye. çünkü çayın iyiliğini isterim.
çocukluğumda yazları hakkı dedemin çay bahçelerinde çay toplardım. "dikkat dikkat çay alimevine araba gelmiştir" diye caminin minaresinden anons yapılırdı. topladığım çayları sırtımdaki sepete doldurup çay alımevine taşırdım halamla. kaç kilo çay topladıysam hakkı dedem o kadarlık harçlık verirdi. alımevinden dönünce arka bahçede çay içerdik. güneş karadenize batardı. enfes bir şekilde. allah rahmet eylesin, hakkı dedemi çok severim. o bahçeden geçen, orada benimle oturup çay içen, her hangi bir yerde benimle oturup çay içen herkesi -ama az ama çok- severim.
bazen çay fidelerinin üzerinden bayır aşağı yuvarlanırdım. elim yüzüm çizilirdi. o yaralarımın izlerini severim.
seninle yeniden karşılıklı oturup çay içeceğimiz günün hayalini severim. seninle yeniden oturduğumuz zaman karşılıklı, içeceğimiz şey çay olacağı için çayı severim.

1 yorum:

vedide yalınayak dedi ki...

çay içmek kadar güzel bu yazıyı okumak. bu yazı, çay içmek kadar güzel. seninle çay içmek daha güzel. seninle bu yazıyı okumak? yok daha neler. ru be ru karşımda olacaksın. vaktin nakdini vermek lazım.