19 Şubat 2011 Cumartesi

bu aralar

geçen gün oğlumdan aygazın altını yakmasını istedim. zira açma hamuru yoğurduğum için ellerim müsait değildi. önce daha evvel bu işi yapmadığı için kabul etmedi. korktu. sonra kibriti çaktı ve aygazın altını yaktı. ardından da kibriti saklamak istedi. bir anı olarak. bense kabul etmedim. bana bir şeylerin saklanması hep acı verir. ardından çekiştiren milyonlarca el gibi. o da kibritin yanan yeriyle yazı yazmaya başladı. kibritcik bir süreliğine kalem oldu. sonra çay içtim. joranın aksine az çay içiyorum bu aralar. anne sütünü azaltıyor. çocukken ağlayan bebeğim vardı bir tane. yüz üstü döndürünce ağlıyordu. evimizdeki bebeğimiz de sürekli ağlıyor. sağa sola yüz üstü çeviriyorum. stop düğmesini arıyorum. gazlı bir çocuk. "botaş gibi" esprisi bile yapıldı hakkında. ama pek güzel. doğuştan saçları vardı. şimdi de tenten gibi yukarııya doğru uzuyor. kucağımdayken ona şarkılar uyduruyorum. bir sürü şarkımız var ortak. ortanca çocuğum ise büyük evimizi sürekli dağıtıyor. pasifik okyanusu gibi evimiz. bir sürü yaratık var içinde. döküntüler saçıntılar. pasifik okyanusu dünyanın yarısı kadarmış. derinliği ise... unuttum ama çok derin. ışık görmeyen karanlıkta yüzen canlılar varmış. milyonlarca. benim hayatımın da hepsini kaplıyor bu ev. hep evdeyim. dağınıklıktan korktuğum iiçin -büyür de beni yutarlar diye- sürekli ev toparlıyorum. halbuki geçen gün pazara çıktım. çok şaşırdım. evin dışında bir yere çıkmış olmak garip geldi. sevmedim. ankarayı sevmiyorum çünkü. ankaranın dışarısı bana çok kabuklu geliyor. kabuklu bir denniz mahsulü gibi. nazlı eray burası için kızkuru demiş. ona da inanamıyorum gerçi sen istanbulda doğ yaşa sonra gel yaşamının devamı için ankarayı seç. ama o siyasetede atılmıştı bir zamanlar. her şeyi bekleyebilirim yani.
sabah bir haber okudum.elif şafakla alakalı. yeni romanı için ingilteredeymiş. orada yazacakmış. bir roportajında kendisine çok anlayışlı bir eşi olduğu ima edilmişti. - sürekli bir orada bir burada ya kadın- o da çok sevdiğim bir cevap verdi. evlilik zor bir kurum onun gibi ben de anlayışlıyım ve ben de emek harcıyorum nevinden. hiç alttan almadı, ezilmedi, büzülmedi, ya ben biraz cinsim yazmam lazım o da beni çekiyor demedi kadın. kendine düşman değil. jora insanın kendini kendisinden çıkarmasından bahsetmiş. bence müthiş bir mısra olur bu. dehşet güzel. ama bu duyguya yabancı olanları kıskanıyorum. aslında son bebeğimle birlikte kendimi kargılamıyorum sanki. sanki. insanın bir avuç ateşin üzerinde yaşamaması güzel bir şeymiş. elhamdülillah.

3 yorum:

gazoz kapağı dedi ki...

aygazın altı yakılır mı hiç, ama tencerenin altı yakılablir. uykusuzum. uyku -susuzum

jora silverstone dedi ki...

ne zaman bir bebek görsem bebeğin güzelliğinden önce annesinin çilesine odaklanıyorum, içim bi tuhaf oluyor. yüzüm buruşuyor. kendim anne olduğum andan itibaren bu böyle. hele üç çocuğun birden annesi olmak! allah kolaylık versin sana, merhamet eylesin.

vedide yalınayak dedi ki...

daha gelmeyeceyniz mi? yeter gari. dönün geri..