5 Ocak 2010 Salı

hırsızın eli kesilsin

zamanında ne kütüphanelerden ne ödünç kitaplar alıp geri vermedim. elimin kesilme zamanı geldi. okulda edebiyat öğretmenine "çocuklara bunları okutalım mı" diye verilen kitaplar edilen imalara karşın geri alınamadı. Bu beni sızım sızım sızlatırken yeni evimize gelen misafirler "kütüphaneniz ne güzelmiş" diye ellerini kumbaramıza daldırmaya başladılar. en acısını bugün yaşadım. yusufun sınıf arkadaşını annesiyle eve davet etmiştim. o da kütüphanemi sevdi. ben şiir okumayı çok severim dedi. bizim gibilerin kitapları konusunda ne kadar tırtıklı olduklarını bilmediği içinse komşudan bardak alır gibi yedi tane şiir kitabımı aldı. yedi tane aldı. yedi. eğer bize benzeseydi ona mani olabilirdim. yok yine olamazdım ama buna gerek kalmazdı. yedisini birden alamazdı. kitapları seçtiği andan itibaren tadım kaçtı. somurtmamak için çaba harcayıp durdum. o kadar içim acıdı ki - edip canseverim iki ciltlik başıyla bana bakıyordu gfena fena- bu kornişime de yansıyıp olduğu yerden koptu ve üzerimize düştü. sadece bir kez yedi kez değil. neden geri getirmesin ki hem?

1 yorum:

vedide yalınayak dedi ki...

ilahi ayşe! gece gece öyle çok güldürdün ki beni..

o korniş aşağı düşerek sana şu mesajı vermeye çalışmış galiba, "sen pencerelere kağıt yapıştırarak da mahremiyetini koruyabilecek bir tipe benziyosun. al beni kitaplığın önüne çak. üstüme de uzun güzel bir perde as. kitapları karıştırıp fütursuzca alabilecek birileri geldiğinde perdeyi çekersin. umarım bunu anlaman için yedi kere kafana düşmem gerekmiyordur?"

benim kitaplığıma yapılan son toplu kıyımda bir arkadaş(!) -nasıl arkadaşsa- 23 kitabımı almıştı. hem de en sevdiklerin neler diye sorduktan sonra onları toplamıştı. yaklaşık 4 sene sonra 9 tanesini geri alabildim.

çok geçmiş olsun. tez zamanda kavuşursunuz dilerim. yedi kere dilerim.