17 Nisan 2011 Pazar

istanbul'u laleler sarmış. burada daha ağaçlar yeni yeni tomurcuklanıyor. ama washington daha ılımanmış, iklimi istanbul'unkine benziyormuş. osman geçen hafta gitti, bahar gelmiş o tarafa. iyi geçmiş iş görüşmesi. 2012 baharında nerede olacağımı bilmiyorum. biraz korkuyorum. biraz da bana her şey bir geliyor artık. bir şey dışında. onun da dışındayım zaten.
iki gündür fatma'ya facebooktan sesleniyorum cevap vermiyor. fatma kelimesinin görüntüsü ne hoş değil mi? bi kağıda fatma yaz, otur seyret. ama küçük harfle.
mutedil dalgalı bir belirsizlikler bulutunda geziniyorum günlük. açsınlar artık blogger'ı erişime ya.

2 yorum:

jora silverstone dedi ki...

2012 baharında nerede olacağımı bilmiyorum' nedir yav? aksi mümkünmüş gibi.
neyse ki kimsecikler yok etrafta!

fatma dedi ki...

"canımın içi, gözümün nuru ayşe, arım balım peteğim, gülüm dalım çiçeğim ayşe, biriciğim, sevgilim, hayatım, şahidim, aşığım, maşuğum ayşe..

ferda gönderdi maillerle, facebooklarla, bittabiye ne yazdığını. yoksa iki hafta kadar oldu ben hiç bilgisayar karşısına oturmuyorum. yeni bi telefonum var evdeki internete bağlanabilen, o bağlanıyor öyle kafasına göre. bazen bakıyorum bana yazılmış bi mesaj falan var mı diye. onları görüyorum yine de anlık sohbetleri o anda görmediysem kayboluyorlar, bulamıyorum.

benim canımın sevgilisi, tatlı kızkardeşim, hasretle kucaklayıp öperim..

istersen bunu yazına yorum olarak eklersin, altına da küçül harfle fatma yazarsın belki. bi de burda yağmur var, hava da soğuk. seni çol özledim be! ağladım hatta şu an."