31 Aralık 2008 Çarşamba

el-Fethu'r Rabbani'den

...Konuşmak istediğin zaman ne konuşmak istediğini bir düşün, söyleyeceğin sözde güzel bir hedef belirle sonra konuş. Bundan dolayı "bilgisiz kimsenin dili kalbinin önündedir, akıllı ve bilge kimseninki ise kalbinin arkasındadır"denilmiştir. Sen sus. Şayet Allah senin konuşmanı dilerse konuşturur. Senin bir işi yapmanı dilediğinde seni o iş için hazırlar. Onunla beraber olmak tamamen dilsiz olmak demektir. Dilsizliğin süresi dolunca Allah konuşmayı dilerse konuşma gerçekleşir ya da dilsizlik hali ahiretteki buluşma zamanına kadar sürer gider. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) "Allah'ı tanıyan kimsenin dili tutulur" sözünün tamamı işte budur. Beden dili ve kalp dili her ne konu olursa olsun Allah'tan şikayetçi olamaz. Hiç itiraz etmez, sadece rıza gösterir. Kalp gözlerini kör eder de, Ondan başkasına baktırmaz. Sırrı paramparçadır. Dağınık bir haldedir...

...Kitap ve sünnet kanatlarıyla Allah'a uç, elini Peygamberimizin eline vererek Allah'ın huzuruna gir. Onu vezirin ve öğreticin yap. Bırak da O seni süslesin, saçlarını tarasın ve Allah'a sunsun. O, ruhların evine egemen olandır, müridleri terbiye edendir, muradların ustasıdır, güzel kulların komutanıdır, halleri ve makamları onlar arasında dağıtandır. Çünkü Allah bu yetkiyi Ona vermiştir...

(altını çizdiklerim içinde özellikle bu ikisini buraya yazdım. çünkü sayfayı karıştırdıkça buradan da okuyayım, tekrar tekrar karşıma çıksın istedim. siz dahi müstefid olursunuz inşallah.)

1 yorum:

vedide yalınayak dedi ki...

çok teşekkür ederim. dediğin gibi, "inşaallah" müstefid oluruz. biz dahi :)