27 Ocak 2008 Pazar

kalbim

kalbimi hissediyorum. şurda atıyor. derin bir nefes aldığımda çektiğim hava gidip ona çarpıyor. birden heyecanlanıp "hii!" diyecek olsam onu yutacak gibi oluyorum. göğsüm titriyor atışından.

onu öyle çok seviyorum ki kalbim başka bir şeymiş gibi ayrılıyor benden. büyüyor. ben onu taşımıyorum da o beni sürüklüyor peşinden.

sevmek nasıl bir şey..

onu öyle çok seviyorum ki en azından beşeri aşktan bihaber olmayan biri olarak bu duygunun onun üstünde olduğunu korkmadan söyleyebilirim.

diyor ki, muhabbet yukarıdan aşağıyadır. bütün sevgiler böyledir. mertebesi yüksek olan sevmeden küçük olan sevemez.
bu bilgi öyle mutlu ediyor ki beni. sevgimi hissettikçe daha da çok sevildiğimi biliyorum hem de.

hem de o, beni hemen herkesten farklı olarak bütün kusurlarımı, noksanlarımı, süfli hallerimi bilerek seviyor. hal-hareketlerimi ölçüp tartmıyor. yaptıklarımla onu şaşırtamam. zaten biliyor bütün potansiyelimi. o, beni benden çok daha iyi tanıyor. o beni benden çok düşünüyor. o benim sahibim. onun olmak öyle bir şey ki, bir şey buyursa da yapsam diye gözünün içine bakmak... benden ötürü bir mutlulukla gözünün parladığını görmek, bu dünyada hiçbir şeyle değiştiremeyeceğim değerde, kıymetli.

anlatmakla bitiremiyorum. anlatmakla bitiremiyorum.

2 yorum:

ayse dedi ki...

fatma seni Allah ne kadar çok seviyor...

hani hayatın bir takım noktalarında aniden içinde duyarsın ya Allah'ın seni ne kadar çok sevdiğini. işte şimdi ben de Allah'ın seni ne kadar çok sevdiğini kendi içimde duydum. mutlu oldum. çok mutlu oldum...
Allah'ın sevdiğini ben sevmem mi :)

vedide yalınayak dedi ki...

sen ne zaman benle konuşsan, bana bişey desen, demesen de, hatta seni düşünsem sadece "Allah'ın beni sevdiğini" hissediyorum.

bu dünyayı göz önüne aldığında nasıl da incecik ve görünmez bir şeymiş gibi duruyor. ama öyle büyük ve sağlam ki yerle göğü birbirine bağlayan bağlardan biri olduğunu iddia edebilirim.