beat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Ağustos 2012 Çarşamba
karadeniz
en güzel deniz henüz girilmemiş olan değildir. henüz girilmiş olandır. tuzu derinizde, kokusu genzinizde olandır, kıyısında yorgun yorgun oturup dalgalarını dinlediğinizdir, üzerine güneşi batırıp eve döndüğünüzdür. en güzel deniz karadenizdir. henüz girdim, oradan biliyorum.
19 Haziran 2012 Salı
illa Hû
insanların çoğunluğu olarak bizim büyük bir sorunumuz var. içimize ben batıyor. ben derdinden başka pek bi derdimiz yok. benim öyle mesela. ne zaman üzülsem bakıyorum ben batmış içime gene iç organlarımı tırmalamış, bir tümör gibi hissediyorum onu içimde. kimse beni anlamamış, takdir edilmemişim, unutulmuşum ben, sevilmemişim, bir işi becerememişim ben, vefazsızmışım, hayırsızmışım suçluymuşum ben, falan da filan... ama iyi olan şu ki, şu anda beni üzen, ağlatan şey içinde bulunduğum ahval ve şerait değil de bu ben derdidir diye hatırlatıldığı vakit o üzüntü puf diye sönüveriyor. bayağı kıyak bir durum yani :) ey kuluna bol kıyak çeken Allahım, o beni al da seni koy yerine. amin.
30 Mart 2011 Çarşamba
yeryüzünde sizin kadar...!
kaybedenler kulübü'nün filmini çekmişler. fragmanını gördüm. içim acayip bi şeyle doldu.
ama seyretsem herhalde beğenmem. gene de seyrederim. bekle istersen beraber seyrederiz. acaba içim gene seninkiyle mi karışıyor? hakkaten çok acayip bişeyle.
neyse ki bir ara döndük ;)
28 Haziran 2008 Cumartesi
yolun sonu
sevgili jack, kitabını okudum. arkadaşın neal'ı ne kadar çok sevdiğini okudum. bence sen onu severken aslında içinde doğup yaşadığın kıtayı seviyorsun. babası kaybolmuş, içindeki hedefsiz tutkuyla, o azgın arayışıyla ne yapacağını şaşırmış dean. ne dediğini bilmese de hiç durmadan konuşan, nereye gittiğini bilmese de hep yolda olan, hoplayıp zıplayan, kalbindeki açlığın itişiyle bir kadının kucağından bir diğerine atlayan, hırsız dean; amerika.
kitabını yazdığın ruloyu insanlar müzelerde ziyaret ediyormuş. arkandan seni çok konuştular. genç ölmen aslında iyi olmuş, yanlış anlama da. git git yol nereye kadar, bir yere varmayacaksa?
uslubun da güzel. edebilikten eser yok eserinde. eğer sahiden 350 sayfalık romanı yazarken hiç uyumadıysan son bölümlerdeki etkinin yoğunlaşması da tuhaf. uykusuzluğun insanı beklenmedik bir uyanıklık düzeyine çıkarabildiğini ben kendi deneyimlerimden zaten biliyordum ama demek başkalarına da oluyormuş.
o kadar günahların arasında sarhoş sarhoş yüzerken arada tertemiz lekesiz saf bişeyler gözüne ilişir gibi olduğunda nasıl da heyecanlanmışsın ama jack? ona ne diyceksin güzelim?
özgürlüğünü arayan kalbe, altın tepside sunulan yemeğe kuşkuyla bakan göze, yollara düşen adama saygı duyarım. ama daha fazlasını beklerim o adamdan ben, senin yapabildiğinden fazlasını beklerim jack. bu defteri de böylece kapatıyorum.
kitabını yazdığın ruloyu insanlar müzelerde ziyaret ediyormuş. arkandan seni çok konuştular. genç ölmen aslında iyi olmuş, yanlış anlama da. git git yol nereye kadar, bir yere varmayacaksa?
uslubun da güzel. edebilikten eser yok eserinde. eğer sahiden 350 sayfalık romanı yazarken hiç uyumadıysan son bölümlerdeki etkinin yoğunlaşması da tuhaf. uykusuzluğun insanı beklenmedik bir uyanıklık düzeyine çıkarabildiğini ben kendi deneyimlerimden zaten biliyordum ama demek başkalarına da oluyormuş.
o kadar günahların arasında sarhoş sarhoş yüzerken arada tertemiz lekesiz saf bişeyler gözüne ilişir gibi olduğunda nasıl da heyecanlanmışsın ama jack? ona ne diyceksin güzelim?
özgürlüğünü arayan kalbe, altın tepside sunulan yemeğe kuşkuyla bakan göze, yollara düşen adama saygı duyarım. ama daha fazlasını beklerim o adamdan ben, senin yapabildiğinden fazlasını beklerim jack. bu defteri de böylece kapatıyorum.
18 Haziran 2008 Çarşamba
az yağlı sinek
kitapta yol aldıkça neyse ki benim sefil ruhum kerouac'ınkinden epey uzaklara düşmeye başladı. anlatılanların gerçek oluşu hatta gerçeğin sansürlenmiş hali oluşu hem de bundan altmış sene evvel yaşanmış oluşu bazen beni gülümsetiyorsa da çoğunlukla şaşırtıyor ve ne mutlu ki üzüyor biraz da.
neyse, anlatacağım kısım şu: adam otogarın birinde güzle bir kızla karşılaşıyor, tesadüf eseri kızla aynı otobüse düşüyorlar, işler yolunda gidiyor kızla aralarında muhabbet hasıl oluyor, kız da onu gözüne kestirmiş garda, neyse.. nihayet bir otel odasında buluyorlar kendilerini. sonra bir anda kerouac bu kızın orospu olduğu, bir pezevenk tarafından çalıştırıldığı ve kendisini soyacağı paranoyasına kapılıyor. kız da çok geçmeden kerouac'ın kendisini pazarlamak isteyen bir pezevenk olduğunu düşünmeye başlıyor. birbirlerine birkaç saat öncesinde aşkla bakan iki insan bir anda birbirlerinden korkar oluyorlar. evet işte sinek, işte yağ diyorum fatma..
şimdi anlatınca bana da çok yavan geldi :P
başladık bi kere, okuycaz mecbur.:
neyse, anlatacağım kısım şu: adam otogarın birinde güzle bir kızla karşılaşıyor, tesadüf eseri kızla aynı otobüse düşüyorlar, işler yolunda gidiyor kızla aralarında muhabbet hasıl oluyor, kız da onu gözüne kestirmiş garda, neyse.. nihayet bir otel odasında buluyorlar kendilerini. sonra bir anda kerouac bu kızın orospu olduğu, bir pezevenk tarafından çalıştırıldığı ve kendisini soyacağı paranoyasına kapılıyor. kız da çok geçmeden kerouac'ın kendisini pazarlamak isteyen bir pezevenk olduğunu düşünmeye başlıyor. birbirlerine birkaç saat öncesinde aşkla bakan iki insan bir anda birbirlerinden korkar oluyorlar. evet işte sinek, işte yağ diyorum fatma..
şimdi anlatınca bana da çok yavan geldi :P
başladık bi kere, okuycaz mecbur.:
15 Haziran 2008 Pazar
hieyt jack kerouac!
...because the only people for me are the mad ones, the ones who are mad to live, mad to talk, mad to be saved, desirous of everything at the same time, the ones who never yawn or say a commonplace thing, but burn, burn, burn like fabulous yellow roman candles exploding like spiders across the stars and in the middle you see the blue centerlight pop and everybody goes "Awww!"
...çünkü benim için yalnız çılgın insanlar önemlidir, yaşamak için çıldıranlar, konuşmak için çıldıranlar, kurtarılmak için çıldıranlar, aynı anda herşeyi birden arzulayanlar, hiç esnemeyen, beylik laflar etmeyen, yıldızların arasında örümcekler çizerek patlayan ve en ortlarındaki mavi ışığı görenlere, "vay canına!" dedirten o muhteşem sarı maytaplar gibi yanan, yanan, yanan insanlar.
(hiç fena değil çeviri, velakin bu kitap da malesef orijinal rulo değilmiş. 1991 penguin baskısından çevirmişler. orijinalini okumak herhalde new jersey'de kısmet olacak bu gidişle, peh :) bu arada kitap ve çay için teşekkürler ayşe. iki bölüm lost almak için üşemeyip ta bizim eve gelmenizle de osman'la benim çok büyük takdirimi kazandınız, heheh.. karpuz da kesecektik ama kaçtınız hemen :)
...çünkü benim için yalnız çılgın insanlar önemlidir, yaşamak için çıldıranlar, konuşmak için çıldıranlar, kurtarılmak için çıldıranlar, aynı anda herşeyi birden arzulayanlar, hiç esnemeyen, beylik laflar etmeyen, yıldızların arasında örümcekler çizerek patlayan ve en ortlarındaki mavi ışığı görenlere, "vay canına!" dedirten o muhteşem sarı maytaplar gibi yanan, yanan, yanan insanlar.
(hiç fena değil çeviri, velakin bu kitap da malesef orijinal rulo değilmiş. 1991 penguin baskısından çevirmişler. orijinalini okumak herhalde new jersey'de kısmet olacak bu gidişle, peh :) bu arada kitap ve çay için teşekkürler ayşe. iki bölüm lost almak için üşemeyip ta bizim eve gelmenizle de osman'la benim çok büyük takdirimi kazandınız, heheh.. karpuz da kesecektik ama kaçtınız hemen :)
24 Mayıs 2008 Cumartesi
Yolda- Jack Kerouac
üst katta bir çeyrekliği fotoğraf çektirebileceğiniz bir yer vardı. Carlo gözlüksüz poz verdi fesat biri gibi çıktı. Dean profilden poz verdi ve mahçup biri gibi çıktı. Ben ise dosdoğru objektife baktım ve anasının adını ağzını alan herkesi gebertebilecek otuz yaşlarında bir italyan gibi çıktım. ( bana hediye ettiğin kitabı nihayet okumaya başlayabildim ayşe, evet gerçekten hızlı, ) ( Fatma bu kitabı bana ayşe almıştı ve hızlı bir kitap)
28 Şubat 2008 Perşembe
bazı iyi adamlar ölüdür. bazı adamlar ölü iyidir.

modern düzyazının inancı & tekniği
1. gizli karalama defterleri,özensizce daktilo edilmiş sayfalar, kendi zevkim için
2. herşeye karşı ılımlı, açık, dinleyen
3. kendi evinin dışında asla sarhoş olmamaya çalış4. hayatına aşık ol
5. hissettiğin bir şey kendi şeklini (form) bulacaktır
6. zihnin çılgın dilsiz-aziz'i (crazy dumbsaint) ol
7. vurmak istediğin kadar dibe vur
8. zihnin derinliklerinden sınırsız istediğini yaz.
9. bireyin söylenemez hayalleri
10. no time for poetry but exactly what is (???) ("şiire zaman yok eğer tam da şiir değilse" olabilir)
11. düşsellik göğüste titreşme tiki yapar
12. önündeki nesneyi düşlerken vecd halinde sabit (ol)
13. edebi, dilbigisel ve sözdizimsel kısıtlamaları kaldır
14. proust gibi zamanın ihtiyar teahead'i ol (?)
15. dünyanın gerçek hikayesini içsel monologla anlatmak
16. ilginin cevher odağı gözün içindeki gözdür
17. hatırlayarak ve kendini hayrete düşürerek yaz
18. gözü dönmüş halde veciz, dil denizinde yüzerek yaz
19. kaybetmeyi sonsuza kadar kabullen
20. hayatın kutsal sınır çizgisine inan
21. zihinde bozulmamış haliyle mevcut bulunan akışın taslağını çıkarmak için mücadele ver
22. duraksadığında, kelimeleri düşünmek yerine resmi daha iyi görmeyi düşün
23. her günün izini sür, tarihini işle sabahlarının omuzuna
24. yaşantının, dilinin ve dağarcığının haysiyetinde korku veya utanca yer yok
25. dünyanın, kendisini tam olarak nasıl resmettiğini okuyup görmesi için yaz.
26. kitapfilm, dile dökülmüş filmdir. görsel amerikan biçimi.
27. içkarartıcı insanlık dışı o yalnızlık içinde şükretme karakterinde (ol)28. vahşi, disiplinsiz, saf, içten gelerek tahrir etmek. ne ka deli o ka iyi
29. sen her zaman bir dahisin
30. cennetten desteklenmiş & meleklendirilmiş yeryüzü filmlerinin yazar ve yönetmeni
-------
(bu da bir şiirinin sonu):
-yürüsem ayaklarım kırılır
-gülsem maskaralık maskelerim
-ağlarsam çocuk olurum
-yalancıyım, hatırlıyorsam
-yazarsam yazılar biter
-ölürsem bitmiştir ölüm
-yaşarsam ölüm henüz başlamıştır
-beklersem uzar beklemek
-gidersem biter gitmek
-uyursam huzur ağırlaşır-
huzur ağırlaşır gözkapaklarımın üzerinde-
-ucuz filmlere gitsem
tahtakurusu kaparım-
gücüm yetmez pahalı filmlere de
-ben hiçbir şey yapmazsam,
hiçbir şey yapar
--------
şiiri anlamak için yazıldığı dili bilmek luzumu olmadığının ispatı için:
http://www.youtube.com/watch?v=ysIpcZ_M-MA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)